30 Eylül 2011

GERÇEK ROBINSON CRUSOE

İskoçyalı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen  Alexander  Selkirk, özgür ruhlu  ve maceraperest kişiliği ile denizlere gönül verir…

1704 yılında ilk işini bulur.

Kaptan Dampier’in korsan gemisinde çalışmaya başladığında 28 yaşındadır.


Dampier’in korsan gemisi Güney Amerika kıyılarında ilerlerken büyük bir hasar alır.

Onarım için Kaptan Dampier bir adaya yanaşmayı uygun bulsa da  Alexander Serkirk ile arasında çıkan tartışma sonucu,Selkirk’i  Mas Tierra isimli küçük bir adaya bırakıp yoluna devam eder…

Selkirk ada macerasının kısa süreceğini düşünür ancak çok geçmeden yanıldığını anlar.Önceleri sahile gelen deniz aslanlarından korkarak adanın içlerine doğru ilerler.Burada  vahşi keçilerden et ve süt ihtiyacını karşılar.

Adadaki farelerin uyurken  verdiği zarardan korunmak  için vahşi kedilerin yoğun olduğu bölgelerde yaşamayı uygun bulur. Pimento isimli ağaçlardan kendisine kulübe yapar.Ayak tabanları zaman içinde öyle kalınlaşır ki,ayakkabıları parçalandıktan sonra yenisine bir  daha ihtiyaç duymaz…

Adada tam 5 yıl kalır.

1709’da “Duke” isimli gemi tarafından kurtarılır.Memleketine geri dönse de çok geçmeden tekrar denizlere açılır.

Kraliyet Donanmasında Teğmenliğe kadar yükselen Alexander Selkirk  1721 yılında hayatını kaybeder.Kayıtlara göre ölüm sebebi Sarı Hummadır.

Selkirk’in hayat hikayesinden çok etkilenen  Daniel Defoe, yazdığı  “Robinson Crusoe”  isimli romanın ilk basımını 1719 yılında yapar.Roman tüm dünyada büyük bir ilgi görür, zaman içinde de klasikler arasında yerini alır.


1835 basımı "Robinson Crusoe"

25 Eylül 2011

TARZ SAHİBİ ERKEKLER İÇİN :))

İşin modasal yönü beni ilgilendirmiyor, sadece ilginç görünümü yeterli benim için.Hani "kötü" kelimesi de yetersiz kalacak gibi...
Ayağa giyilen o ciddi ayakkabı da işi kurtarmamış.

Avusturalyalı bir tasarımcı  tarafından satışa çıkan bu şalvar model pantalon için 117 dolar fiyat belirlenmiş.

23 Eylül 2011

BİR KADIN DERGİSİ " ŞÜKUFEZAR " ...

foto.

Osmanlı'nın son eğitim bakanlarından  Münif Paşanın  okumuş  kızı Arife Hanım (bazı kaynaklarda "Afife") 1886 yılında yönetimi sadece kadınlardan oluşan,  ismi de  Çiçek Bahçesi anlamına gelen bir dergi çıkartmış.İsmi " Şükufezar ". 

O sırada Osmanlı yıkılma sürecine girmiş, halk bilinçsiz ne yapacağını bilmez halde özellikle kadınlar daha bir zor durumda, okur- yazar oranının  yok denecek kadar az olduğu bir dönem...

Şukufezar,çıkartıldığı ilk günden itibaren kadınların okuyup meslek sahibi olmaları konusunda öğütler vermeyi amaç edinmiş.İçeriğinde iyi bir ev hanımı, itaatkar eş ya da annelikle ilgili tek bir yazı yazılmamış.

Bu anlamda Arife Hanımın makalesi, bir Türk kadını tarafından  kadın -erkek  eşitliği konusunda yazılmış ilk yazı kabul edilmiş.

Yazısında  şöyle demiş. "Biz saçı uzun,aklı kısa denerek erkeklerin alaycı gülüşlerine hedef olmuş bir tayfayız.Erkekliği kadınlığa,kadınlığı erkekliğe tercih etmeyerek bunun aksini  ispat etmeye çalışacağız."


Üzerinden  tam 125 yıl geçmiş.

Çevrelerce feminizm diye adlandırılan bu hareketin başarılı olmadığı aşikar.

Kadınlar okuyup meslek sahibi olsa bile  gelinen nokta ortada, kaç arpa yol alınmış ???

Hayli düşündürücü...