Atatürk Orman Çiftliği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Atatürk Orman Çiftliği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

09 Ekim 2011

HAYRANLIKTAN TUTKUYA DÖNÜŞÜN ÖYKÜSÜ…

Altı yaşındaki küçük Hanri çocuk aklıyla etrafında olup bitenleri izlerken, istasyondaki hazırlıklar tamamlanmış kalabalık büyük bir coşku ve heyecanla trenin yanaşmasını bekliyormuş.

O zamanlar Aydın’ın Ortaklar kazası küçük bir köy.İstasyon müdürü,muhtar,İmam ve İncir Kooperatif katibi Hanri’nin babası karşılamaya hazırlanırken o güne kadar sadece resimlerini gördüğü  Ata’sı trenden inivermiş.

Yıl 1937, keşif için bölgeye gelen Atatürk halkla sohbet ederken masanın etrafında dolanan küçük Hanri gitmiş gelmiş masadaki leblebilerden avuçlayıp uzaklaşmış.Çocukça yapılan bu hareketi gören Atatürk en sonunda onu yanına çağırarak leblebileri Hanri’nin cebine doldurmuş.

Vakit ilerlerken elinden tuttuğu Hanri’yi  bakması için trene bindirmiş.İşte küçük kalpteki hayranlığın miladı o gün olmuş..

Hanri Benazus gençlik dönemlerine geldiğinde Atatürk fotoğraflarını biriktirmeye başlamış.Daha önce görülmemiş olanları özellikle seçerek, arayarak koleksiyonu günden güne büyütmüş.Zaman içinde tutkuya dönüşen bu uğraşısını yabancı basının çektiği fotoğraflardan tutun da amatör çekimlere, fotoğrafların negatiflerine kadar 63 yılda 4 bin 800 adet fotoğraf toplayarak genişletmiş yani kitaplarda gazetelerde gördüğümüz Atatürk fotoğraflarının çoğu onun muhafaza ettiği bu arşive ait…



İzmir’li Hanri Benazus bugün 82 yaşında.Atatürk ile ilgili 39 adet kitap yazmış.Kolleksiyondaki 3500 adet fotoğrafı Çankaya Köşkündeki Atatürk müzesine hediye etmiş…

En son yayınladığı iki cilt ve 1111 adetten oluşan  Atatürk fotoğrafları albümü geçtiğimiz günlerde aldığım en güzel hediyelerden biri oldu.İçerisinde daha önce hiç görmediğim pek çok resim var.Mesela hepimizin bildiği bir fotoğrafı özellikle göstermek istedim ve ikisini kolajladım.
Resmin orjinal hali 1931 yılında Atatürk Orman Çiftliğinde çekilmiş.Fotoğraf buradan kesilerek üzerinde çalışılmış...
7 Mayıs 1931 /Ankara Atatürk Orman Çiftliğinde 

13 Temmuz 2011

ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİNDE GEZİNTİ - YIL 1929

At arabası,Orman Çiftliği Şarap Fabrikasının müzesinde sergilendi.

Atatürk'ün çiftlik gezileri sırasında kullandığı arabayı yakından görmek elbette duygulandırıyor insanı.Dile kolay 82 yıl önce kullanılmış...

Diğer resmi netten buldum,1929 yılında çekilmiş.


16 Ocak 2011

BİLİNMEYEN ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ FOTOĞRAFLARI…

Kaptan’ın bir arkadaşı vasıtasıyla elime geçti çiftlik fotoğrafları 1927 yılına ait…

Sayıca fazla gönül ister ki hepsini gösterebileyim, içlerinden beğendiklerimi kolajlayabildim…


atatürk orman 3

atatürk orman ciftligi

Cumhuriyetin ilanından sonra seçilen "Ağaç bile yetişmiyor, burada insan nasıl yaşar?” denilen bir arazide çalışmalar başlıyor…

Önce toprak sahiplerinden en yüksek fiyata araziler satın alınıyor,ardından hazineye devir işlemleri yapılıyor…

"Burada bir çiftlik kuracağım. Bu çiftlikte


28 Ekim 2010

NE DEMİŞ ?

Anayasanın değiştirilemeyecek ilk dört maddesi şöyledir...

I. Devletin şekli

Madde 1.–Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

II. Cumhuriyetin nitelikleri

Madde 2. – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.

III. Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, Milli Marşı ve başkenti

Madde 3. –Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. dili Türkçe'dir.Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.Millî Marşı “İstiklal Marşı”dır.Başkenti Ankara’ dır.

IV. Değiştirilemeyecek hükümler

Madde 4. –Anayasanın 1 inci maddesindeki devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

NOKTA!


29 Ekim Cumhuriyet Bayramı “Ne Mutlu Türk’üm Diyen “ herkese kutlu olsun…

Photobucket




“Ben, 1919 senesi Mayıs içinde Samsun’a çıktığım gün elimde,maddi hiçbir kuvvet yoktu.Yalnız büyük Türk Millet’inin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı.İşte ben bu milli kuvvete, bu Türk Millet’ine güvenerek işe başladım.”


Mustafa Kemal ATATÜRK



“ The day I sailed to Samsun in May 1919, I had no material power.It was only the greatest spiritual power arising from the nobility of the Turkish Nation that inspired me.I set out by trusting this national power and the Turkish Nation."


Mustafa Kemal ATATURK


~~~~~~~~~~~~

foto. Hanri Benazus kolleksiyonundan amatör bir çekim..

26 Eylül 2010

ÇENE SUYU…

Nuray Hanımla geçen ay tanıştık.Müşterilerini güleryüzüyle karşılayan ve aynı şekilde uğurlayan bir esnaf kendisi…

İçme suyuyla başlayan kısa sohbetimiz sırasında hiç düşünmeden kendisine Çene Suyu kullanmasını önerdim.Son beş senedir (tabi mecbur kalmadıkça) başka bir su içmediğimi anlattım…

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde bahsettiğini, Sultan Abdülaziz’in 1863 yılında yaptırdığı Kasrı Hümayun kapısındaki kitabede yine bu suyun anlatıldığını,hatta TBMM’sinden çıkan izinle 1934 yılından beri İzmit Belediyesi tarafından şişelendiğini söyledim, tıpkı benim gibi ilk duyduğunda o da şaşırdı…

Suyun tadı kadar isim hikayesi de güzel…

M.Kemal Atatürk’ün ilk İzmit ziyaretinde, bugün bilinen ismiyle “Çenesuyu Çeşmesi” tren garına açılmış ve adına “Gazi Suyu” denilmiş…

Bu çeşmeden su içen Atatürk “ Neden bu ismin verildiğini” sormuş…

“…adınıza saygı dolayısıyle bu ismi verdik” diyenlere bu sefer suyun kaynağını sormuş.Çenedağı’ndan geldiğini öğrenince suyun aslına uygun “Çenesuyu” olarak değiştirilmesi emrini vermiş…


Tabii zevkler görecelidir ama dediğim gibi içimi hoş, lezzetli bir su yalnız dağıtım ağının geniş olmadığını da söyliyeyim.Şu an Kocaeli,İstanbul (Anadolu) (Avrupa),Ankara,Adapazarı,Bursa ,Zonguldak, Tekirdağ , Çorlu,Edirne ,Yalova ve Düzce’de satışı yapılmakta…

01 Temmuz 2010

ASTRAGAN KUZULARI...

Astragan dünyada en çok aranan kürk çeşidi olmaya devam ediyor…

İsmini Tatar ve Kazakların bulunduğu Astrahan şehrinden almış.Aynı zamanda bu bölgede yetişen Buhara koçlarıda yeni doğduklarında astragan olarak anılıyor…

Kuzuların tüyleri parlak,yumuşak ve kıvırcık…

Kaliteli bir astragan elde etmek için kuzuların yeni doğmuş olması gerekiyor.Çünkü kuzular hemen kesilmezse tüylerin yumuşaklığı ve kıvırcıklığı kayboluyor…

Hatta işi daha ileriye götüren kimi üretici kuzuları anne karnındayken zamanından önce çıkarıp alıyor…



Tarihçi Cemal Kutay’da, bir nevi simge haline gelen astragan kalpaktan yola çıkarak Atatürk’ün astraganı sevdiğini anlatıyor…

Ata’sının tercihini bilenler o dönemde yeni kurulan Orman Çiftliğinde de bu koyunlardan yetiştirilebileceğini söylüyorlar.

Kuzular doğuyor.En fazla dokuz kez nefes almasına izin veriyorlar.Kuzu nefes aldıkça tüylerin kıvırcıklığı artıyor, dokuz nefesten sonra hayvanı boğup derisini işliyorlar…

Bir çiftlik ziyaretinde yapılan işlemlerle ilgili Atatürk’e bilgi veriliyor…
“Böyle hunharlık olur mu?” diyen ve duruma sinirlenen Atatürk çalışanların işten çıkartılıp,tesisin tamamen kapatılması talimatını veriyor…


foto. kynk. kynk.


26 Haziran 2010

ELEKTRİKLİ FAYTON…

Çocukken İzmir Fuarında faytonla gezintiye çıkardık…
Kaç yıl olmuş?

Geçen haftalarda Atatürk Orman Çiftliğinin Hayvanat bahçesini gezerken faytona binmiş insanları görünce bizim prenses çok şaşırdı.Çünkü hayatında ilk defa fayton gördü…

Binmek için sıraya girmiştik ki kalabalık bir aile grubu bizden önce davrandı.Faytonun sahibi “Yok çok kalabalıksınız,hepinizi alamam at yorulur.” dedi…

Fayton sahibinin yanına oturan 13-14 yaşlarında çocuk fayton hareket etmeden önce eline aldığı kırbaçla ata bir iki kez vurunca adam öyle bir kızdı ki.”Ne yapıyorsun sen? Ben sahibi olduğum halde ona hiç vurmadım” diyerek çocuğun elinden kırbacı aldı…
Photobucket
Dün kataloğu elime aldığımda aklıma gelen bir andı…

Firma hem tarihi kültürü yaşatmak hem de hayvanları ve çevreyi korumak adına bu faytonları tasarlamış…

Günümüzde kullanılan atlı faytonlara karşı , akülü ve şarj olabilme özelliğine sahip bu çevreci araçların kullanılması daha akılcı…

Elektrikli fayton 4 saatte şarj oluyor ve tam şarj ile 60 km yol katediyor…
Daha ne olsun?
Photobucket

Photobucket