30 Kasım 2009

TERKEDİLMİŞ YERLER…

Site korku filmlerinden çıkmışcasına ürkütücü…
Böyle bir fikir kimden nasıl çıkmış bilinmez ama sıradan olmadığı kesin.
Toplamda 10 sayfa ve 90 adet çalışma mevcut.Daha çok otel, lunapark,tren istasyonu,fabrika,hastane ve okullarda çekimler yapılmış.
Çalışmayı yapanlarla ilgili daha ayrıntılı bilgi vermek isterdim ancak site Çince olunca google bir türlü çeviriyi yapamadı.Ben içlerinden birkaç tanesini seçtim.”Amannn korkacak ne var?” diyorsanız o zaman buyrun sizde inceleyin…

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

29 Kasım 2009

BİR ASLAN NASIL KÜKREDİ ?

Metro Goldwyn Mayer (MGM) 1924 yılında ilk kurulan stüdyoları için logo arayışı içindedir…
O dönemde çalışanlardan biri “her filmden önce izleyicilerin ilgisini çekebilecek” bir fikir bulur.Yöneticilerinde hoşuna giden bu fikirle ilk aslan “ Slats “ logo olarak kullanılmaya başlanır.Sinema sessiz filmlerin çekildiği dönemdedir ve bu görüntü 1928 yılına kadar ses olmadan kullanılır…
Logoyu yenilemek ve sesli çekmek üzere şehre gelen sirkten yeni bir aslan bulunur.Böylece ”Jackie” MGM’nin ikinci yüzü olur…
Hazırlanan ses sistemi ve kamera ile Jackie’nin karşısına geçen ekip beklemeye başlar.Ancak saatler,günler geçmesine rağmen aslan tek bir ses çıkarmaz.
İnsanları günlerce öyle izleyen Jackie bir esneme hareketi sonrasında klasik haline gelen o sesi çıkarır…Arka arkaya iki kükreme sesiyle, ekip sevinçten ne yapacağını bilmez durumda alkışlarıyla stüdyoyu inletir… 1957 yılına kadar kullanılan Jackie’nin görüntüsü sonrasında üç aslanla daha çalışılır.Ancak hiçbiri Jackie’nin çıkardığı kükreme sesini çıkaramaz.Uzun yıllar kullanılan bu kayıt dijital ses ortamında geliştirilirilerek tekrar tekrar yayınlanır…


1928 yılı Jackie'nin çekimi...

kynk. Metro Goldwyn Mayer (MGM)

foto.

kynk.keyif perisi

27 Kasım 2009

FERİT’E NE OLDU ?

Acaba Ferit’e ne oldu? diye dün mesajlar almıştım.(bknz.aşağıdaki foto)
Ferit kaçtı kaçmasına da, vicdansız bir kasaba yakalandı.Kasap önce arka bacaklarına bıçağı salladı ,sonrada boğazına.Dayanılır gibi değil…Hani haberlerde izleyin diyeceğim ama görüntüye gerçekten yürek dayanmaz.Yaralı bir şekilde kurban yerine geçer mi artık siz karar verin…
Bunun dışında üzüldüğüm bir konuyu daha eklemek isterim.Apartmanımızın ana kapısı daima kapalıdır.Ona rağmen zile basıp içeri giriş yapan seyyar satıcı veya pazarlamacı oldu mu küplere biner hemen görevliye haber veririm.Çünkü bu yüzden evime daha önce hırsız girdi.Oysa bayramlar başka, şeker toplamaya gelen hiç tanımadığım çocuklara kapıyı açmak hoşuma giderdi… ”Di” diyorum çünkü bugün hiçbir çocuk şeker toplamaya gelmedi. :((

25 Kasım 2009

BENİM OBJEKTİFİMDEN "BEYPAZARI"...

Beypazarı’nı her ziyaretimde başka başka güzelliklerle karşılaşıyorum.
Huzur dolu,insanları misafirperver.
Görülmeye değer nadir yerlerden biri…


Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Beypazarı

SONRA NE OLDU ?


Gençlik yıllarında bir gazetede çalışıyorken “yaratıcı fikirleri ve hayal gücü olmadığı” gerekçesiyle işten kovuldu…
Farelerden çok korkmasına rağmen,Walter Ellas Disney “Mickey Mouse” dahil bir çok çizgi karakterin yaratıcısı oldu…

BİZE AİT BİR İLK...

Ürünlerin kalite belgesine sahip olması o mala karşı olan güvenilirliğin de bir göstergesidir…
Daha önceki iş alanımla ilgiydi o nedenle uzun uzun yazıp sıkmak istemem asıl can alıcı noktayı belirtmek amacım…

Dünyada ticarette konu olan tüm mal ve ürünlerde kalite arayan ilk millet Türkler olmuştur.Uygulama ilk defa 1502 yılında Sultan İkinci Bayezid zamanında başlamış olup batılı ülkelerede örnek teşkil etmiştir.İsmi “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa” olan ferman ile et,tuz,şeker,yumurta,peynir,mücevher ve deri gibi çeşitli ürünlerin ayrı ayrı sahip olması gereken özellikleri belirtilerek,fiyat yönünden standarda bağlanmıştır.
Daha sade ve anlaşılır bir biçimde yazacak olursak günümüzde  “TSE” ilk defa Türkler tarafından kullanmaya başlamıştır…

İZMİR FARKI…

Kimseyi taşlama yapmak niyetinde değilim lütfen yanlış anlaşılmasın.Sadece bugün arkadaşımla aramızda geçen konuşmayı yazmak istiyorum…

Konu konuyu açtı.Daha önce İzmir’e hiç gitmeyen arkadaşım bana bir soru yöneltti.
”Dün televizyonu izlerken hayret ettim yaşanan olaylarda bir anda evler Türk bayraklarıyla donatıldı.Onca bayrak o kadar kısa sürede nasıl asıldı? diye sordu bana… “O İzmir farkı” dedim övünerek.”Bizler işgal görmüş bir şehirin mirasçılarıyız.Adettir bayraklar her zaman evin en kolay ulaşılabilecek yerinde durur.Sen bir de resmi bayramlarda gör her evin penceresinde mutlaka bayrak olur asla unutulmaz”dedim…

İşte Ankara’ya ilk geldiğim yıllarda en çok bunu yadırgamıştım.Katılımın daha fazla olması,daha çok evde bayrak görmeyi umardım diye konuşmama sitemle devam ettim…
Photobucket

24 Kasım 2009

ALEXA PUANI NEDİR ?


Bloglama yapmaya çalışan biri olarak maalesef yeterli teknolojik bilgiye sahip değilim.Karşıma çıkan,ilgimi çeken makaleler olursa mutlaka okumaya çalışıyorum.Son günlerde Alexa puanlarındaki düşüş dikkatimi çekiyor.Sebebini merak ediyorum doğrusu...
Daha önce Google ile Alexa ‘nın kordineli çalıştıklarını okumuştum.Bu konuyla ilgili dikkatimi çeken iki yazının linkini ekliyorum ve sizinde okumanızı tavsiye ediyorum.Bu arada bilgilendirmede emeği geçen arkadaşlara teşekkür ediyorum.



23 Kasım 2009

TÜRK GELİNİ…

Geçtiğimiz aylarda Amerika’da evlenen Jill Peterson ve Kevin Heinz çiftinin sıra dışı düğün törenleri çok konuşulmuş,görüntü Youtube’da izlenme rekoru kırmıştı belki hatırlarsınız… Chris Brown'un “sonsuza dek” şarkısı eşliğinde nedimeler ve sağdıçlarla gerçekleşen şov için çift önceden provalar yaptığını anlatmış, o günün anısına aile dostları birde web sitesi açmıştı…

Şimdi bu düğüne bizden bir rakip gelmiş. :))
Yalnız tek bir farkla,damat alkışlarıyla eşlik ediyor gelin hanım ve arkadaşlarına… Bence bu da ilginç olmuş.


YILDIZLI BLOK TAKVİMİ…

Yıldızlı blok takvimi sayfası sıkça kullandığım sitelerden biri.Telefon kodları,il plakaları,özel servis numaraları dahil 1901’den 2009 yılına kadar tüm takvimler sitede mevcut…
En güzelide Uluslar arası saat farklarını online görebiliyorsunuz…

21 Kasım 2009

ORGAN MAFYASI…

Uzun süredir ara vermiştik,toplanmaya karar verdik dostlarla.Anlatacak o kadar çok şey var ki,sanki zaman yetmeyecek mişcesine hızlı hızlı konuşuyoruz…
Çocuklar ise diğer odada faliyet içinde biri 5,diğeri 6 yaşında iki yakışıklı…Bizim prenses daha küçük olmasına rağmen onlara ayak uydurmaya çalışmakta.:))
Birden içerden bağırma sesleri…
“kaçın ,kaçın organ mafyası geliyor.” Koridorda yakaladığım afacanlara soruyorum oyun oynuyorlarmış.Biri polis,diğeri organ mafyası olmuş… :-o

Öğreniyorum ki annesi çok korktuğu için tembihte bulunmuş.Her ne kadar çocuk kalbiyle bilmese de,anlamasa da bu kötülüğü anlatmış “organ mafyası var çocukları alıp götürüyor,tanımadığın kişilerle sakın konuşma” diye…
Zaman içinde oyun şekilleride değişti.Eskiden kimimiz öğretmen olurdu,kimisi doktor.Üstelik biz çocukken “mahalle arkadaşı” diye bir kavram vardı.Sokağa çıkıp güvenle oynar,birlikte okulumuza giderdik.Şimdi anneler korkuyor,çocuklar bırakın dışarı çıkarmayı,hergün okula kendileri getirip götürüyor…Ailelerdeki korku ve endişeyle birlikte toplumdaki güven duygusu ,manevi değerler böylelikle bir bir kaybolmuş oluyor…


Photobucket
foto.İrfan Mısırlı

19 Kasım 2009

MAÇ ÖNCESİ VE SONRASI…

Israrlar karşında karate kursuna gönderilen çocuk,çalışmalarına tek katlı dede evinin bahçesinde devam eder…Çatıdan indirdiği kiremitlerle rekor denemelerinde bulunan çocuğun keyfi,sonbaharın gelmesiyle son bulur.Çatının sürekli aktığını fark eden dede kiremitleri yerinde göremeyince önce bir hayli şaşırır.Sonuçta kızar tabi ama giden gitmiştir artık...
~~~~~~~~~

Bizim Kaptan “yedisinde neyse yetmişinde odur” misali karate, judo, boks,kickboks vb. spor dallarını hala daha ilgiyle izlemekte…Bense karşılıklı güç göstersinde bulunulmayan, daha sakin yapılan sporları takip etmekten hoşlanıyorum.Kadınca bir duygu işte,alınan darbelerle fiziki görünümü değişime uğramış insanları izlemeye dayanamıyorum…

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

foto.

SALVADOR DALİ’NİN YATAĞI…

Photobucket

İster deli ,ister dahi kabul edilsin, Dali’nin tarzı özel yaşamına böyle yansımış.Yatak İspanya’nın Figueres kasabasındaki Salvador Dali Müzesinde sergilenmekte…

Photobucket

Salvador Dali.
Dali Müzesi.
foto.

17 Kasım 2009

400 YIL SONRA BULUNMUŞ BİR HAZİNEDİR O…

1929 yılında Topkapı Sarayının “Eski Eserler Müzesi”ne dönüştürülmesi kararlaştırılır.Eserler tek tek incelenip denetlendikten sonra sınıflandırılacaktır…

Halil Ethem Eldem dönemin Milli Müzeler Müdürüdür ve çalışma arkadaşları ile bu görevi üstlenmiştir.İncelenmeyi bekleyen sayısız eser tozlu sandıklardan çıkarılıp sırayla işaretlenmektedir.Halil Ethem Eldem köşede duran sandıklardan birini açıp içinden çıkan dökümanları özenle masaya dizmektedir…
Aniden “hazine buldum,hazine buldum! “diye bağırmaya başlar.Sesleri duyan diğer çalışanlar koştururlar.Elinde tozlu bir kağıt parçası tutan müdürlerini sevinçten ne yapacağını bilemez durumda görünce şaşırırlar…
“Gelin,gelin ”der ve yüksek sesle okumaya başlar.
“İş bu haritayı Kemal Reis’in erkek kardeşinin oğlu namıyla tanınmış,Hacı Mehmet’in oğlu Piri 919 yılı muharreminde Gelibolu’da çizmiştir.”

Piri Reis eseri “Kitab-ı Bahriye”de (Denizler Kitabı) yararlandığı kaynaklarla nasıl çizdiğini anlattığı bu harita kayıptır ve yüzyıllarca bulunamamıştır…

Oysa bilim çevrelerince o yüzyıla kadar bilinen yerleri kapsayan en az hatalı yani gerçeğine en yakın olarak Piri Reis’in haritası kabul edilmektedir.İşte tam 400 yıl sonra hazine bu şekilde gün ışığına çıkarılır…

Haritanın bulunduğu haberi hiç gecikmeden Atatürk’e verilir.
Mustafa Kemal Atatürk haritaların çoğaltılıp üzerinde inceleme yapılmasını,yurt dışındaki bilim adamlarının konuyla ilgili bilgilendirilmesinin talimatını verir.Olay dünya bilim çevrelerinde büyük ilgi uyandırır.Hatta bu haritanın Kristof Kolomb’un haritası olduğunu söyleyenler bile çıkar…
Sonuçta detaylarıyla çizilen Piri Reis’e ait bu değerli tarihi belge “İlk Dünya Haritası” olarak kabul edilir.Ceylan derisi üzerine renkli çizilen haritanın sol bölümüdür.Haritanın sağ bölümü ise henüz bulunamamıştır…



Ankara Panora Alışveriş Merkezi

~~~~~~

*Emeği geçenleri hatırlatma adına değerli buldum bu olayı.Okurken o günlerdeki heyecanı ve telaşı düşündüm.Zaman zaman kızsam da,bir kez daha Türk olmaktan gurur duydum...

kynk.Kerim Boz.Başkent Üniv.yayını
foto.

ZAFER BAYRAMI...

Photobucket
"Kurtuluş günü dahilinde yapılan temsili, vatandaşlar büyük bir ilgiyle izledi… " :))

14 Kasım 2009

8 KAT YAVAŞ İNTERNET…

Photobucket
Yaklaşık 1.5 ay önce evim arayıp “8 kata kadar hızlı internet kullanmak isteyip istemediğimi” sordular.Memnuniyetle kabul ettim…
Bir iki gün içinde modem kutusundaki anormallikler kendini gösterdi,Adsl ışığının her iki dakikada bir kesilmesi,sonra internetin kopması,açılmayan sayfalar…
Bekliyorsun öylece,10 dk. sonra tekrar aynı şey.Sabır gösterdim ay sonuna kadar böylece idare ettim…
TTNet müşteri hizmetlerine sorunu anlattığımda teknik ekibi yönlendirdiler.Bulunduğumuz bölgenin alt yapısının henüz kaldırmağını,hizmeti aldığım yere konuyla ilgili başvurmamı söylediler…Peki dedim bunu ben nereden bilebilirim? Alt yapı daha kurulmadan “hızlı internete geçişi neden yaptım? Eski hali daha iyiydi…”
Anlattım anlattım ancak çözüm bulunamadı.

ANNE FİLİN DOĞUM ANI…

Sistem tüm canlılar için aynı şekilde işliyor aslında…
Anneliğin kutsallığı hayvanlar aleminde de tıpkı insanoğlundaki gibi hassasiyetle yaşanıyor…
Yayınlayıp yayınlamamak arasında düşündüğüm bir görüntü oldu nihayetinde doğum görüntüsüdür ancak bu mucizeye daha çok kişinin tanıklık etmesini istedim…

~~~~~~

9 Eylül 2009
Yer: Safari Park Bali / Endonezya
22 aylık hamilelik sürecini tamamlayan anne fil Nikki’nin doğum vakti …


13 Kasım 2009

PARASKEVİDEKATRİAFOBİ NEDİR ?

Photobucket
Merdiven altından geçmeme,kara kedi görünce kaçma gibi batıl inançlarım yok.Ancak “şeytan kulağına kurşun” derken kulağı çekip duvara tık tık yapma alışkanlığına sahip olduğumu söyleyebilirim…
Her şeyin Allah’tan geldiğine inanan bir kişi olarak iç huzurumu sağlamak adına dua ederek rahatlatırım kendimi…O nedenle fazla korku taşımadığımı düşünüyorum.
Gelelim adını bırakın yazmayı,söylerken bile telaffuz edemediğim bu fobi “Cuma gününün ayın onüçü olması korkusu” olarak litaratüre geçmiş…
Bizde bu fobiyi taşıyan kişi yok denecek kadar azken ,diğer kültürlerde özellikle Amerika,Avrupa ve Avusturalya’da pek çok kişinin bu korkudan etkilendiği anlatılmakta…
Korkma sebepleri tamamiyle dini içeriklere dayandığı için uzun uzun yazma gereği duymuyorum.Yalnız bugünü önemsediklerini her fırsatta gösteriyorlar ki sabırsızlıkla beklenen “2012” filminin gösterim tarihini bile 13 Kasım Cuma günü olarak seçmişler…
Benim için “13.Cuma” çocukluk yıllarımın korku flimi serilerinden biriydi sadece.Şimdi olsa gülerek izlerdim muhtemelen… :)

kynk.bir başka bakış -Cherly Tanrıverdi

12 Kasım 2009

08 Kasım 2009

GÜLER ÖKTEN…

Nihayet bu sezon sona eriyor…137 sayfalık bir romandan dört yıl boyunca olmadık senaryolar üretmekten kendileride yoruldu anlaşılan.Her şeye rağmen yine de en çok izlenenler arasında olmak büyük başarı farkındayım …
Düşünüyorum da Yaprak Dökümü başladığında daha kızım yoktu dünyada…
2007 yılının bir Çarşamba akşamı heyecanla diziyi oturmuş seyrederken doğum vakti gelmiş hastaneye koşturmuştuk. :))
Şimdi kızım 2.5 yaşında …Bir nesil onunla büyüdü desek yalan olmayacak :))
Böyle yazdığım için üzgünüm “kabak tadı verdi ” diye bu seneki bölümleri izlemedim.Yalnız Cevriye Hala fanatikliğim devam etmekte…Onun olduğu sahneleri ara ara izleyip zaplıyorum.Sevgili Güler Ökten’in usta oyunculuğu karşısında söylenecek bir şey bulamıyorum.Televizyon tarihinde pek çok kez oynanan kaynana rolünün hakkını bence en iyi o verdi…
”Güzel olmadığım için başrol oynayamadım” demiş bir röportajında.Bilmiyordum okuyunca şaşırdım ünlü bir yönetmenin 40 yıllık eşi olmasına karşın bunu kullanmaması, alçakgönüllü davranıp her şeyi akışına bırakmasını taktir ettim…


Güler Ökten kimdir ?
Röportaj.

07 Kasım 2009

KAPSÜL OTEL...

Photobucket

Kapsül Otel Inn Akihabara 2007 yılında Tokyo’da açılmış.Bildiğimiz otel konseptinden farklı olarak sadece 2 metrekarelik modüllerden oluşuyor…
Normal yatak ölçülerinde, çoğunluğu erkek işçiler için düşünülerek yapılmış.169 adet kapsülün 24’ü bayanlar için …
İçinde kontrol edilebilir Tv,çalar saat,radyo,acil durum düğmesi ve ayarlanabilir ışığın yanı sıra internete girme imkanına sahipsiniz…
Banyo ve tuvalet ortak kullanım alanı şeklinde geçiyor…
Ücretler gecelik 4000 Yen yani yaklaşık 33 Dolar…

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Kapsül Otel Web Sitesi.
kynk.
kynk.
*Ayrıca bu yazımı kaynak göstermeden kopyalayan siteyide burada bulabilirsiniz.

06 Kasım 2009

YAŞ KAÇ OLURSA OLSUN...

Gece yarısı tesadüfen çıktı karşıma,yüzümde bir tebessümle…
İzliyorum,sonra tekrar tekrar…
Bugüne kadar izlenen saçma birçok görüntüden daha fazla ilgiyi hak ettiğini düşünüyorum…

kynk.Damla Cankurtaran

ÖLSEM DE BERABERİZ…

Yaşlı Anatomi Profesörü Bleim emeklilik yıllarını bir Alman ortaokulunda derslere girerek geçiriyordu.Fakat konuları işlerken kullanmak istediği insan iskeletinin okulda olmaması işleri zorlaştırıyordu.Profesör Bleim’in okul yönetimine iskelet alınması konusunda verdiği sayısız dilekçe rafa kaldırılmış ya da bir bahane yaratılarak ertelenmişti.


Yıllar sonra Profesör ölüm döşeğinde bir vasiyetname yazdı okul yönetimine verilmek üzere…


Öldükten sonra açılan vasiyet okuldakileri çok şaşırttı.
”Derslerinizde daima sizinle olacağım”diyen Profesör kendi iskeletini okula bağışlamıştı…
foto.
kynk.

NE DEMİŞ ? -4-

“1970’li yıllarda Brezilya’da çocuklar top olmadığı için teneke kutularla futbol oynarlardı.Teneke kutu taşa her çarptığında “ple, ple” diye ses çıkarır.Bu teneke kutulardan en çok ses çıkarabilen çocuk ise Edson Arantes do Nascimento’dur.Yani bilinen adıyla Pele…Takma adı işte oradan gelir.” demiş çocukluk günlerimizin vazgeçilmezi, 23 Nisan Çocuk Bayramının olmazsa olmazı Halit KıvançPele kimdir?
Halit Kıvanç Kimdir?
kynk.
kynk.

03 Kasım 2009

“BABUTSA" NEDİR ?

Photobucket
Babutsa Kıbrıslı yerel halkın kullandığı bir terim.Bizde kaynanadili olarak bilinen kaktüs çeşidinin meyvesi Kıbrıs’ta “babutsa” olarak biliniyor…
Soyulurken dikkat gerektiriyor , üzerinde küçük küçük dikenleri var...
Sıcağı seven bu bitkiyi yetiştirirken de zorlanmıyorsunuz…
İzmir’de komşumuz bahçesine dikmişti 4-5 sene önce ancak Kıbrıs’ta olduğu gibi çok meyve vermiyor neticede o bölgeye has…
Tadı konusunda bir tavsiyede bulunamayağım çünkü yemedim biraz çocukluktan, birazda önyargıdan tadına bakmak istememiştim o yıllarda…
Oysa yiyenler hiçte pişman olmamıştı.:))


detay isterseniz…